24 Haziran 2025 Salı

Her Ay'a bir kitap 2: Bazen Bahar

Bir Pınar hanım gününde karşılaştım Melisa Kesmez'in "Çiçeklenmeler" kitabı ile. Pınar hanımlı günlerin öncesini ve sonrasını hep sevdim. Çok sayıda hüzünlü, acılı, ızdıraplı, sancılı.. Az sayıda, 3 yıldır 1 elimdeki parmak sayısını geçmeyecek kadar az sayıda mutlu, umutlu, gülümsemeli ayrılışlarım oldu.. yine de severdim o günleri. Hatırlayamadığım bir zamanda seans öncesi erken gelmiş olmamın verdiği rahatlıkla avare avare kırmızı kedi kitapevinde dolaşırken gözüme kapağı çarpmıştı Melisa Kesmez'in "Çiçeklenmeler" kitabının, tam da çiçeklenme fikri vardı yüreğimde satın almak üzere elimi uzattığım anda "Nohut Oda" diye de bir kitap gördüm alıp almamak arasında git gel yaparken zihnimde kendimi kasaya 2 kitapla giderken buldum. Her ikisini de alacaktım belli ki, kasadaki görevli 3 al 2 öde kampanyası olduğunu eklemek istediğim bir şey olup olmadığını sordu hemen gittim kitapları aldığım yere 2 tane daha "Çiçeklenmeler" kitabı aldım. Hiç düşünmeden bir anda yapmıştım bu eylemi. Biri Pınar hanıma biri Müjgan hanıma diye geçti içimden. Tek çiçeklenmemek lazım birlikte çiçeklenelim diye düşündüm. Yüzümde kocaman bir gülümseme ile girdim görüşme yerinden içeri Müjgan hanım dedim, bu size :) Şaşırdı hissettim. Bir heyecanla açtı, kitabı görünce bir çiçeklenme belirdi yüzünde çiçeklenmeyi hakediyoruz çiçeklenelim diye bu kitap dedim :) içten teşekkürüne rica ederim diyerek Pınar hanımın odasına gittim. Ona da kitabını verdim ve konuşmaya koyulduk..

Aradan baya zaman geçti ama ben bir türlü okuyamadım bir hevesle aldığım kitabı. Üstelik yeni kitaplar da bakıyordum haksızlık ederek kitaplığımda bir hevesle alıp okumadığım onlarca kitaba. Yine de istiyordum hala yeni bir şeyler almak. Tesadüf o ya Melisa Kesmez çıktı yine karşıma. Bu defa "Bazen Bahar" kitabı ile, tam da baharın er veya geç geleceğini düşündüğüm bir zamanda baharı beklerken.. İşimden istifa etmiştim. İyi mi kötü mü bir karardı, bilmiyordum. Mutsuz olduğumu ve mutsuz olmak istemediğimi biliyordum. Kıymeti bilinen her şey çiçek açardı ben de günden güne soluyordum. Hissediyordum da.. kötüydü. Ama karara varmış ve etmiştim istifa. Tabi istifa etmekle de kalmıyordu ki mesele. Birlikte mezun olduğum arkadaşlarımın göz ardı edilemeyecek kadar yüksek oranı işsizdi. Ben işimi bulmuştum, alışma sürecini atlatmıştım, zorlukları yenmiştim, nitekim artık kurum da bana ben de kuruma alışmıştım, 10 aydır çalışıyordum, istifa etmek nerden çıkmıştı, bulup bunuyordum belli ki, nankörlük ediyordum, her iş yerinde sorunlar olurdu, mutsuz da olabilirdim bu sorun değildi.. İşim vardı ya şükretmeliydim.. öyle olmadı. Yapamadım ben. Belki de yaptım. Tüm her şeye rağmen, kendime rağmen kurabildim cümlemi ben burda mutsuzum, dedim. Gitmek istiyorum buyurun istifam.. baharın geleceğini hissetmiştim bunu yaparken. Çünkü inanıyordum yürekten, "baharın gelmemek gibi bir huyu yoktur. İlla ki gelir." Gelirdi, gelecekti, gelmeliydi.. 

İşte bu yüzden çekmişti beni "Bazen Bahar" kitabı kendine. Her zaman çiçeklenemiyorduk belli ki ama bahar geliyordu, bazen de olsa geliyordu.. gelmemek gibi bir huyu yoktu...

"Her Ay'a Bir kitap"ın yeni kitabı da bu olsun istedim. 2 tane aldım kitaptan. Bugün bir Pınar hanım günü çıkışında oturup bir kahve ısmarladım kendime. Melisa Kesmez'in Haziran başında nihayet okumaya başladığım ilk kitabının içine yeni sahibi için bir not yazdım. Kahvemi bitirdikten sonra kalkıp İzban durağına doğru yürürken trenin 5 dk ya izbanda olacağını öğrenip alelacele attım adımlarımı.  Varmaya çalıştığım Aliağa trenine doğru hızlı hızlı inerken merdivenden ikilemde kaldım İzban durağında bir banka bırakırım diye düşündüğüm kitabı acaba başka bir gün mü bıraksam diye sonuçta böyle hayal etmemiştim bu anı. Sonra bir anda merdivenin tutma yerine doğru kaydı elim ve kitabı bırakıverip 2-3 saniye içinde trene bindim ve kapılar kapandı. Bir anda nabzımın baya yükselmiş olduğunu fark ettim. Bazen düşünmemek daha iyi diyip içimden, gülümsedim kendi kendime..

Şimdi diyeceksiniz belki ee "kitaptan bahsetmedin kitap dışında her şeyden bahsettin" diye.. Haziran ayı boyunca Melisa Kesmez'in 4 kitabını okudum 5. Kitabını da okuyarak Haziran'ı onunla kapamayı düşünüyorum. Kalemini sevdim. Çok sevdim sanırım. Bir solukta okunabilecek kitaplar olması sularımı, durultmaya,berraklaştırmaya çalıştığım bir zamanda çok iyi geldi bana. Kalemini benzettim de biraz kendime yalan yok. Ben biraz daha acımasızca yazıyordum bana kalırsa, o biraz daha aklı başında. Aklı başında olunmalı da zaten ama sanırım ikimiz de aynı yerlerden besleniyoruz. Yazılarının çoğunun mutluluğa bir türlü varmıyor, varamıyor olmasının başka bir açıklamasını bulamadım çünkü. İnstagram da dönen bir twit var bilmem denk geldiniz mi? Net olarak nasıl dediğini hatırlamamakla birlikte özetlemem gerekirse diyor ki, "birine kızdığında,kırıldığında,öfkelendiğinde tepki vermeden önce dur ve düşün. Karşındakinin çok kötü bir gün geçiriyor olabilmesi ihtimalini.."
Melisa Kesmez'in kitapları da biraz böyle sanki, bir şeyler umutlu başlanıyor ama nedense hüzne bağlanıyor.  "Beyaz Kelebekler" yazısında "Hiç giymediği bir eldivenin tekini kaybettiğinde üzülmez insan." Diyor. Üzülür canım, üzülür.. Giymeye hiç kıyamadığı eldivenin tekini kaybederse insan.. kahrolur. Hele hiç olmamışsa bir eldiveni,varlığını bilmediği bir şey için üzülemez diye düşünme sakın. SAKIN! diyorum. Mahvolur insan. Ziyan olur..
Altını çizdiğim satırlar çok oldu. Lakin hak verdiğim yerler çok daha fazla oldu yazara. Dedim ya benzettim kalemimizi diye,
Her kitabında sık sık benzer cümleyi kuruyordu. "Kurtama Gemisi" nde şöyle kurmuştu cümleyi, "Canımın çok yanacağını bile bile mi atlamıştım ateşin içine yoksa? 
Huyumdu çünkü. Atlardım." 

Benim de huyumdur. 
Atlarım..

Bu kitap, kitaplığımda bulunduğu için mutlu olacağım kitaplardan biri oldu.
Aynı zamanda hiç tanımadığım birinin kitaplığında benden hediye bir kitap olacak bu kitap. Umuyorum kitabın yeni sahibi de kitaplığında bu kitap var ve bu kitaba sahip diye mutlu olur.
Düşüncesi bile nasıl güzel,nasıl umutlu..

13 Haziran 2025 Cuma

Aslında bu bir veda..olacaktı.

Aslında bu bir veda..olacaktı.

Hesap ödemek için kasada beklerken çocuk neşesiyle gülümseyerek el sallayarak bana doğru yürüdü ve gayet içtenlikle kurdu cümlesini,
"Yine bekleriz, her zaman gelin, bekleriz"
Çocukça bir gülümseme belirdi yüzümde,
"Yine gelirim, her zaman gelirim"
"Tekrar afiyet olsun" dedi diğer müşterilerle ilgilenmek için ilerlerken.
Her zaman gelirim cümlesini kurarken kasadaki beyle göz göze geldik. Gülümsedi "daha yeni başladı, acemi ve heyecanlı " dedi. Zaten geldiğimi ve geleceğimi bilir gibi.

Bu bir veda olacaktı. Yine gelecektim belki ama eskisi kadar düşmeyecekti yolum. Kendime yeni yeni yollar çizecektim. Güzel günleri beklemeden kalkıp ben gidecektim. Yol öğretirdi, yeni yeni hayaller kurmayı en başta. Ben de öğrenecektim. Öğrendikçe yeşerecekti içimdeki çiçekler. Bahar gelecekti hem de ben böyle olduğum için gelecekti bahar. Ben getirtecektim. İçim buruk çıkmıştım yola. Bir vedanın hüznünü taşıyarak, vedaya hazırlanarak 2 saat yol gelmiştim.
Birden bire içimin çiçekleneceğini bilemezdim "Aslında gelmem" demek yerine "Yine gelirim" demiştim. Üstelik "her zaman gelirim" diye de eklemiştim. Birden bire olmuştu. Ben onca saat buruk bir vedaya hazırlanırken hayat vedaya gerek olmadığını göstermişti bana. Üstelik kelimeler bir anda dökülmüştü ağzımdan, hiç farketmeden.
Güzel olan şeyler bekleyince değil beklemeyi bıraktığında ansızın gerçekleşiyordu..

Dedim ya, bu bir veda olacaktı.
Ama sanki yeni bir başlangıçtı..

Her Ay'a bir kitap 2: Bazen Bahar

Bir Pınar hanım gününde karşılaştım Melisa Kesmez'in "Çiçeklenmeler" kitabı ile. Pınar hanımlı günlerin öncesini ve sonrasını ...