"İnsanların kıyısından geçiyoruz sanki.." demek geçti içimden dururp dururken. Sonra anlamadım "ne alaka şimdi bu" dedim kendi kendime . Nerden çıktı?..
Çıkmıştı işte bir yerlerden. Ne anlam yükleyeceğimi bilemedim. Alelade kurulmuş bir cümleydi ama düşündürdü işte. Araya sohbetler girdi, dertler girdi, gülümsemeler girdi, insanlar girdi.. lakin yürüyüş sonunda ansızın yine belirdi o cümle içimde. "Biz" dedim kendi kendime "insanların kıyısından geçiyoruz.."
Bu aralar hayatımın çok anlayışlı olduğu bir dönemindeyim. Herkesi anlamaya çalıştığım bir evre. Tam kızacam birine, ağız dolusu küfür edecem içimden bir ses nerden biliyorsun ki hayatını diyor. Nerden biliyorsun şuanda içinden çıkamadığı bir durumda olmadığını. İçimde bu ara yavaş yavaş yeşeren anlayış duygusu, işteyken birine anlık olarak fevri çıkışıp ters davranıp sonrasında çok üzülüp çok utandığım bir olaya evrilmesinden sonra iyice büyüdü içimde. "Mal" dedim kendi kendime. "Tüm günün negatifliğini hiç haketmeyecek birine nasıl da yükledin" Öyle oluyordu işte bazen..
Hiç haketmeyen kişiler hiç haketmediği şeyler yaşıyordu. Biz bunu kendimize yoruyoruz hep de acaba hiç haketmeyen kaç kişiye hiç haketmediği şeyler yaşattık hiç durup düşünmüyoruz. Tam nasıl bir şey olduğunu hatırlayamamakla birlikte şöyle bir şey okudum, "Bizim hayatımızda başrol biziz ve diğer herkes figüran ama onların hayatlarında da başrol onlar ve diğer herkes figüran.." öyleydi işte herkes kendi hayatının başrolünü oynuyordu. İyisiyle kötüsüyle...
Yürüdük, yürüdük ve yürüdük..
Dönüş yolu sayılabilecek bir noktada yine belirdi zihnimde bu cümle. Cümleyi ilk kurduğumda sesli söylemek dilimin ucuna kadar gelmişti. Bu defa gelmedi. İçimde kalsın dedim. Hatta eve gidip yazayım dedim. Ve şuanda da onu yapıyorum. Kurduğum gelip geçen cümlelerden olmasın diye yazıyorum. Hissettiğim o cümleyi sonra da baktığımda ne güzel söylemişim diye yazıyorum :) Aslında biraz da düşünmek istiyorum üzerine ama varmıyor sokaklarım düşünerek bir yere, vardıramıyorum..
Ne demek istemiştim acaba. Son seansta Pskoloğuma "İleriye geriliyorum" diye bir şey demiştim. Gülüp eğlenip anlamını bulmaya çalışmıştık. Anlam bulmada ve göremediklerimi görüp bana göstermede çok iyi bir yol aydınlatıcı kendisi lakin ben tek başıma da aydınlatırdım yolumu da bu sefer yapamadım sanki. Ne demek istemişti kontrol edemediğim yanım bana? İçinde olamadığım bir şeylerin. Yıllardır bir yanım "bir şeylerin parçası olamamak" gibi bir şey hisseder. Oysa bir çok şeyin parçasıyım ama gitmez bu his hiç içimden.. Bundan kaynaklı mıydı? İnsanların kıyısından geçiyorum ama girmiyorum içeri merak etmiyorum sularını, sıcaklığını,soğukluğunu mu diyordum? Ne diyordum ben yahu. Amma sorulu gece oldu kendi içimde. Sahi insanların kıyısından biraz daha içeri girmeye gücüm var mı onu da bilmiyorum. Yorgunum sanırım ama içimde de bir heyecan. Diyor ya Ahmet Kaya şarkısında "Yorgunum çünkü yorgunluğumun yaşamak gibi bir anlamı var.." diye öyle hissediyorum işte. Bir cümle hem tüm yorgunlukları hem de umutları içerebiliyor..
Üzerine biraz daha kafa patlatırım belki, veyahut defterime yazar bırakırım bu cümleyi, salarım yakasını, kapatırım defteri, yakarım sigaramı, bir sigara içimi kadar geçer aklımdan bu düşünce ve kapatırım konuyu..
Ben zamana da inanırım, ansızın hiç beklemediğim bir anda bulurum belki şu havada kalan sorularımın cevabını.. bilemiyorum...
Lakin bir sahil kasabasında her sokağın eninde sonunda denize vardığı bir yerde büyümüş biri olarak inanıyorum ki kıyı güzel bişi.
Kıyıya varmak güzel bişi.
Hele ki denize çıkan sokaklar gibi hissettiren insanlar..
Çok çok güzel bişi..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder