1 Temmuz 2025 Salı

Park,

"Kaç şey paylaşılabilir bir park'la?" 
Bu soru gelmişti yazımızın "park" konulu olacağını söylediğinde ablam. Sahi kaç şey paylaşılırdı? Kaç şey öğrenirdi insan çocukluğundan bu yana parklarda? ...

Geceye doğru, parkta yazmaya başlayayım istemiştim bu yazıya. Bekledim de bir hayli parkı boş yakalayabilmek için. Çünkü gündüzleri çocuklarındı parklar, neşeleri dünyayı saran, yaz akşamlarında gençlerin ve teyzelerin olabiliyordu ama geceye doğru nihayet yüreği hüzün kaplı birilerine kalıyordu. Bu gece de sanıyorum ki bana kaldı. 

Yanımda hiç açılmamış bir paket sigara ve evden çıkmadan termosuma özenle hazırladığım vodkam. Vodka gibi hissettiriyordu şu sıra insanlar bu yüzden vodka içme isteğim kabardı da kabardı.. Aniden oluyordu her şey. Ben bu yazıyı vodka eşliğinde parkta yazma kararını aniden verdim. Gözlerim de aniden doluyordu birkaç gündür. Çevremdeki insanlar da aniden ne yapacağımı bilemediğim şeyler yapıyordu.. Konu vodkadan bağımsızdı, aniden oluyordu her şey..

Parklar..
Kaç parkı olur bir çocuğun bilmiyorum lakin benim tek bir parkım vardı. Parkım derken gerçekten parkı benim sanan o kadar çok çocuk oldu ki. Parkın evimin dibinde olması ve benim evimden daha yakın bir evin olmaması parkı benim yapmaya yetiyordu. Neden benim olmasındı hem? Nedense bir parkımın olma ihtimali beni hep iyi hissettirdi. Birilerine göre benim hep bir parkım vardı..

Çandarlı'ya ayak bastığım günün tarihini tam hatırlamasam da günü dün gibi hatırlıyorum. 2006 Haziran, Çandarlı yolu boyunca ağlamıştım. O günden sonra da benim Çandarlı yolu boyunca ağlamalarım nadir de olsa oldu ama o ilkiydi. Çandarlı'ya gelene kadar hiç susmadan ağlamıştım. Çandarlı'ya geldiğimde ağlamaktan bir hal olan beni biraz avunayım diye evimizin dibindeki parka çıkartmışlardı..
Mavi salıncak hemen ilerisinde mavi bir kaydırak çaprazında yine mavi bir tahterevalli.. nasıl güzel.. 
Avundum. Uzunca zaman hem de..

Ne kadar çok şey paylaşılabilir ve öğrenilebilir ise bir parktan işte o kadar çok şey paylaştım ve öğrendim. İlk dostluklarımı kurdum, çocuk düşmanlarımı da edindim beraberinde. Güvenmeyi öğrendim ve hiç güvenmemeyi de. Kıskanmayı öğrendim, sevmeyi, ilk aşkı, ilk kavgaları, yaralanmamaları, gruru, grursuzluğu, kıyamamayı, ekip olmayı, kazanmayı ama hep kazanmayı.. oyunbozanlıkları hiç sevmedim. Buna rağmen oyunbozan birini çok ama çok sevdim. Dost edindim, kardeş edindim. Farklılıklarımızla uyum içinde olmayı öğrendim. Mahalle maçlarında biz ikimiz birlik isek kimse yenemezdi bizi. Çok netti bu. Herkes bilirdi. Bizim birlik olduğumuz oyunlarda oyun başlamadan mızıkçılık başlardı karşı takımdan. O yaşta, bizim yaşımızdakileri ve hatta büyükleri bile çok güzel alt ettik. Gece yarıları bakın bu tabir vardır benim lügatımda işte gece yarılarına kadar seslerimiz çıkardı bizim parkta. Hele yaz gelmiş ve yazlıkçılar da yerleşmişse yazlık evlerine yeni dostluklar ve heyecan başlıyor demektir. Başlarda birlik olurduk sonra her şey sarpa sarardı. Sevmeye başlardık çünkü sadece yazın var olacak çocukları. Her yaz biri popüler olurdu sanki. Onun ekseninde döner dururduk. Ayrışırdık, ayrılırdık, hoş değildi. Gene de sevdim sanıyorum yaz akşamlarını. Parkta geçirdiğim zamanları. Dedim ya ne kadar çok şey paylaşılabilirse bir parkta o kadar çok şey paylaştım ben "Köroğlu"nda. 

Lakin içimi şu ara biraz burkan şu ki hep yetindim. Hiç avutması zor bir çocuk olmadım. Bu parkta oynayabilirsin dendi başka parklar düşlemedim hiç. Yeltenmedim, hayalini dahi kurmadım.. O yüzdendir ki şimdilerde Eylül Asel veyahut çok sevdiğim canım kardeşim Umay elimden tutup da park yolunda ilerlerken biz nedendir bilmem kendimi bir süreliğine çok çok güçlü hissediyorum. Hele hiç bilmediğim yerlerde ise bu park ilk defa ayak basacaksam yüzümde o küçücük çocuk mutluluğu, gözlerimde heyecanı, içimde kıpır kıpır bir şeyler. Sanki yıllar yıllar önce bana sadece 1 park bahşedilmiş gibi değil de git en çok hangi parkı seversen orda oyna denmiş gibi. Ya da Sanki ben bana verilenle avunmamış hayal etmişim gibi..

Şimdi üzerinden yıllar yıllar geçti o çocukluk halinin. Ben hala şu parkta oturduğum bankta o çocuk gibi hissediyorum. Ve çok seviyorum parklarda kendisiyle karşılaştığım o küçük İlayda'yı.. 

Ali Lidar'ın kitapları ile yeni yeni karşılaştığım bir sonbahar zamanıydı. Elinde gazete kağıdına sarılı alkolü ile birlikte parklardan bahsediyordu. Kalkıp kalın perdeyi açtım diğer perdeyi de araladım. Hafifçe yağan yağmur camları ıslatmıştı. Parka baktım öylece bir süre. Bomboştu. Bir parka bomboş olmak hiç yakışmıyor diye düşündüm. Sonra alkol ve park geldi aklıma oturtamadım bir zemine. Nasıl olsun ki? Çocukların güle oynaya eğlendiği bir parkta gecenin gece yarısına evrilen saatlerinden sonra alkollü birilerinin parkta varlığını o zaman oturtamamıştım zihnimde. Tabi öyle büyük büyük laflar etmekten korktum ben hep için için. Yapmam demedim. Yeterli koşul olduğunda herkes her şeyi yapardı. Ben de yapardım. Yaptım da..

"Ben eve gitmek istemiyorum." Denmişti bana. "Bir bira daha içsek?" Parka gitmiş marketler kapalı olduğu için elimizde birer bira ile kalakalmış, oturmuştuk sabaha kadar. Bir noktada elimde alkolle parklarda oturacağım gelmemişti hiç aklıma. Bunun düşünüldüğü kadar da hüzünlü bir şey olmadığını düşündüm. Yapılabilirdi, zevkliydi.. 

Ben belki de hemen hemen bir saattir yanı başımda bir küçük İlayda ile oturmuş kalmıştım parkın bankında. Üstelik 1 lt ye yakın alkolüm ile. Onu sevmiştim, yüreğini çok çok sevmiştim. Benim yüreğime geçen onca zamanda hayatın kiri bulaşmıştı biraz.. Yine de ondan umutluydum. Küçük İlayda'dan. O daha acılar içindeydi..

Şimdiki halimle ona bir şeyler söyleyecek olsam derdim ki, 
"Göğe bakmaktan asla vazgeçme. Bokun içinde de olsan göğe bak ve düşle. Düşlemediğin şeye ulaşamassın zira. İnsanın evi yüreğiymiş bunu da bir düşün. Elinde alkolle parklara düşersen de korkma sakın. Zaten korkmuyor olacaksın. Ne elindeki alkolden ne de yeni parklar düşlemekten. İste olur mu? Yetinme sana verilenle. 'Ya bir yol bulacağım ya bir yol yapacağım' diye çok sevdiğin bir söz var şimdilerde. Biz seninle yeni yeni yollar bulacağız. Hayallerinin elinden tut, hepsine gücün olacak. Ve Seni çok seviyorum. Seni sen olduğun için çok seviyorum. Unutma bunu.." 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Her Ay'a bir kitap 3: Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk

Her Ay'a bir kitap 3: Dünyayı Bisikletle Dolaşan Çocuk  Güneşin doğumuna eşlik ettiğim bir günde yazayım istedim bu yazıyı. Bu yüzden ki...