Dün işteyken oturup merdivenlerde ağlama fikri bir an o kadar mantıklı geldi ki.. nolurdu sanki oturup ağlasam? Arkadaşlarımla konuşurken "merdivenlerde oturup ağlasam olur mu?" dedim. "Olmaz" dediler. Eve gidince ağlarmışım. "Evde de ağlayamıyorum" dedim. "Omzumda ağlarsın" dendi. Ağlayacak bir omuzum varmış. Nasıl güzel..
Oysa yıllar önce çok sevdiğim biri "aşık olup ağlayacaksan, ağlayabileceğin bir omuz yok bende" demişti. Hala canımı acıtır için için..
Akşam işten çıkınca eve giremedim. Ağlamayı istiyordum ya, evde de ağlayamıyordum taktım kulaklığımı attım kendimi sokaklara.
Yürüdüm, yürüdüm ve yürüdüm..
Sonra ablamı merak ettim. Ağrı hissedince insan sevdiklerinin ağrılarını da hissediyor. Ağrı hissetmese de hissediyor gerçi. Ben hissediyorum. "Ağrıyor mu hala dişin" dedim, hala ağrısının olduğunu ama eskisi kadar olmadığını söyledi. "Sen nasılsın" dedi sonra. "Bugün bir ara işte merdivene oturup ağlamayı düşünüyordum, ama iyiyim." Dedim. Gülerek söyledim hatta, hafif, geçiştirerek. İnsan bazen en derin acısını bile küçük cümlelere sıkıştırıp yük olmamaya çalışıyor kendisine, karşısındakine.
Dün merdivenlerde oturup ağlamak doğru bir haraket gibi gelmişti. Bugün kasada öylece gözyaşlarımın dökülmesi ve mani olamamam da acayip yanlış geldi. Lakin sevindim, mutlu oldum. Hiç bilmesek de bir yerlerde çiçekler kurumasın, ölmesin diye çabalayan birileri vardı.. biz hiç bilmesek de Evren'de biz solup gitmeyelim diye bir şeyler yapıyordur, belki..
O an, kimse bilmiyordu ama bir çiçek kurtuluyordu belki,
Bugün yine işteyim. Her şey normal, sıradan ilerlerken bir anda bir kadın çıkageldi. Kasanın yan tarafında çiçeklerin olduğu sepette çok kısa bi durdu. Elini uzattı onca güzel, açmış çiçek varken ölmek üzere olana doğru uzattı elini. Tuttu ve aldı.
"Bunu ben alayım," dedi
"Bunu ben alayım," dedi
"Yoksa burada ölecek." kasaya doğru yanaştı. Gülümsedim buruk bir şekilde ama o an çok duygulandım. "Çok güzel" dedim.
“Öyle ama ölecek,” dedi tekrar.
Durdum. Ne demek istediğimi anlatmak istedim. Kastettiğim çiçek değildi zira, kadının yüreğiydi.
Gözlerim doldu, sesim titremeye başladı.
“Çiçek değil…
Çiçek de güzel ama…
Ben yüreğinizi kastetmiştim.” dedim ağlamaklı bir sesle..
Gülümsedi, teşekkür etti.
Dolmuş olan gözlerime hakim olamadım. Oracıkta akıverdi. Kadın gözlerime baktı bir süre. Asla gözlerimizi denk getirmedim. Çiçeğini uzattım.
“Öyle ama ölecek,” dedi tekrar.
Durdum. Ne demek istediğimi anlatmak istedim. Kastettiğim çiçek değildi zira, kadının yüreğiydi.
Gözlerim doldu, sesim titremeye başladı.
“Çiçek değil…
Çiçek de güzel ama…
Ben yüreğinizi kastetmiştim.” dedim ağlamaklı bir sesle..
Gülümsedi, teşekkür etti.
Dolmuş olan gözlerime hakim olamadım. Oracıkta akıverdi. Kadın gözlerime baktı bir süre. Asla gözlerimizi denk getirmedim. Çiçeğini uzattım.
"Yaşatıcam ben onu. Gör bak nasıl güzel olacak." Dedi. "Şanslı bir çiçek o zaman. Tekrar gelirseniz fotoğrafını çekin, görmeyi çok isterim" dedim. "Güzel bir gün diliyorum" dedi. "Ben de" diyebildim ağlamaklı, titreyen sesimle.
Dün merdivenlerde oturup ağlamak doğru bir haraket gibi gelmişti. Bugün kasada öylece gözyaşlarımın dökülmesi ve mani olamamam da acayip yanlış geldi. Lakin sevindim, mutlu oldum. Hiç bilmesek de bir yerlerde çiçekler kurumasın, ölmesin diye çabalayan birileri vardı.. biz hiç bilmesek de Evren'de biz solup gitmeyelim diye bir şeyler yapıyordur, belki..
O an, kimse bilmiyordu ama bir çiçek kurtuluyordu belki,
Ve ben biraz daha dayanıyordum,
Hayata..
Hayata..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder